İçeriğe geç

Mezhepler Kuranda var mı ?

Mezhepler Kur’an’da Var mı? Bir Yolculuğun Hikâyesi

Bazen bir akşam sohbetinde, çay kokusu eşliğinde sorulan bir cümle, insanın aklında uzun bir yolculuğun kapısını aralar. “Kur’an’da mezhepler geçiyor mu?” dedi Hasan, gözlerini düşünceli bir şekilde semaya kaldırarak. Ben ise o anda fark ettim, bu sorunun sadece bilgiyle değil; kalple de cevaplanması gerektiğini… İşte bu yazı, o akşamın ve o sorunun hikâyesidir.

Bir Erkek, Bir Kadın ve Bir Soru

Hasan, kırklı yaşlarında, olaylara çözüm odaklı yaklaşan bir adamdı. Hayatta net çizgiler isterdi: doğru nedir, yanlış nedir, nerede durmak gerekir?

Karşısında oturan Elif ise, empatisiyle tanınan, her sorunun ardında bir kalp sesi arayan bir öğretmendi. Hasan, “Kur’an’da mezheplerin yeri ne, neden bu kadar çok ayrılık var?” diye sorarken Elif, “Belki de ayrılık değil, çeşitlilik vardır” diyerek gülümsedi.

Hasan’ın Bakışı: Düzeni Arayan Bir Zihin

Hasan için din, bir sistemdi. Kurallar, rehberlik ve tutarlılık isterdi. “Kur’an’da Allah, ‘Dinlerini parça parça ettiler’ (En’am, 159) diyor.” diye söze başladı.

“Demek ki mezhepler birer bölünmedir. Allah bir yol göstermiş, bizse o yolu dallara ayırmışız.”

Hasan’ın sesi kararlıydı. O, bir mühendis titizliğiyle dine yaklaşırdı. Ona göre çözüm, mezheplerin ötesinde tek bir çizgiye dönmekti: Saf, sade İslam. Farklılıklar kafa karıştırıyor, birlik ruhunu zedeliyordu.

Elif sessizce dinledi. Onun için din, bir yolculuktu. Bazen farklı patikalar olsa da hepsi aynı dağa çıkardı. Hasan’ın “bölünme” dediği şey, onun gözünde “zenginlikti.”

Elif’in Bakışı: Kalpten Kalbe Akan Bir Din

Elif, çayını yudumlayıp derin bir nefes aldı. “Kur’an’da mezhep kelimesi geçmez Hasan,” dedi. “Ama insanlar Kur’an’ı anlamak için çabalarken, farklı yollar bulmuşlar. Tıpkı bir nehrin kolları gibi… Her biri aynı denize dökülüyor.”

Elif, sonra öğrencilerinden birini anlattı. “Bir kız çocuğu vardı. Bana ‘Hocam, ben Hanefiyim ama arkadaşım Şafii, ikimiz aynı Allah’a mı inanıyoruz?’ diye sordu. O gün anladım ki, mezhepler çocuklara değil, büyüklerin tartışmalarına göredir.”

Gülümsedi. “Kur’an’da ‘Ümmetimi rahmet kıldım’ buyuruluyor. Belki de o rahmet, farklı yollarla aynı hakikate ulaşabilmemizdedir.”

Hasan düşündü. Belki de Elif haklıydı. Çünkü Kur’an’da “farklılık” sadece dillerde, renklerde değil; düşüncelerde de bir sınavdı. “Eğer Rabbin dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı.” (Hud, 118)

Demek ki farklılık, bazen Allah’ın takdiriydi, hatamız değil.

Kur’an’ın Sessiz Cevabı

O gece Hasan eve döndüğünde Kur’an’ı açtı. Sayfalar arasında dolaşırken mezhep kelimesini bulamadı. Ama şu ayette durdu:

“Her biri kendi yanındakiyle sevinir.” (Müminun, 53)

Birden fark etti. Sorunun cevabı, bir kelimede değil, bir duruşta gizliydi. Kur’an, mezheplerin adını değil; insanların o mezhepleri nasıl yaşadığını önemsiyordu.

Eğer bir mezhep insanı adalete, merhamete ve doğruya taşıyorsa, o zaman Kur’an’ın ruhuna uygundu. Ama eğer bölünme, ötekileştirme ve üstünlük duygusu doğuruyorsa, işte o zaman Kur’an’ın uyarısı devreye giriyordu.

Birlikte Yürüyebilmek

Sabah olduğunda Hasan, Elif’e mesaj attı:

“Sanırım haklıydın. Kur’an mezhep öğretmez, ama ahlak öğretir. Mezhepler, sadece yollar. Asıl olan, kalbin yönü.”

Elif gülümsedi. “Aynı yolda yürüyenlerin ayak izleri farklı olabilir,” diye yazdı. “Ama önemli olan, aynı yöne yürümektir.”

O gün ikisi de anladı: Mezhepler, Kur’an’ın içinde kelime olarak yoktu belki; ama Kur’an’ın insana tanıdığı düşünme, anlama ve yorumlama özgürlüğünün bir yansımasıydı.

Peki siz ne düşünüyorsunuz? Sizce Kur’an mezheplere kapı mı açtı, yoksa birlik çağrısı mı yaptı? Farklı yorumlar bizi bölüyor mu, yoksa birbirimizi anlamamız için mi var? Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşın; çünkü bu hikâye, konuşuldukça anlam kazanıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
prop money